Renault işçileri hepimiz için direniyor

YSGP’nin “Metal Fırtına”nın kalbi Renault işçileri için yayımladığı basın açıklaması..

evrenselden

Foto: www.evrensel.net

Türkiye’de sermaye birikiminin en stratejik sektörü olan ve patronlarının örgütü MESS ile sarı sendika ya da mafya sendikacılığı denilen tür sendikacılığın, dünyaya örnek olabilecek çapta bir denemesi olan Türk-Metal işbirliğiyle yıllarca baskı altına alınmış metal sektöründeki işçilerin, 2015 Mayıs’ında, çalışma koşullarının ve ücretlerinin düzeltilmesi için patronlara ve sendikaları Türk-Metal’e karşı bayrak açarak başlattıkları Metal Fırtına, dinmiyor.

Geçtiğimiz yıl Bursa’da fırtınayı başlatan ilk işyeri olan Renault fabrikasında işçiler şimdi de tüm ulusal mevzuata ve uluslararası antlaşmalara aykırı bir biçimde işten atılmalarla, polis terörüyle ve gözaltılarla gündeme geldiler. Metal Fırtınanın ertesinde, Türk-Metal isimli sendika görünümlü çeteyle yollarını ayıran ve DİSK Birleşik Metal-İş’te örgütlenen işçiler, işyeri temsilcilerinin seçilmesi hususunda Renault yönetimiyle mutabakata varmalarına rağmen; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişlerinin “işçi seçimlerinin yapılmaması” yönündeki görüşleriyle birlikte, varılan mutabakatın iptal edildiğini öğrendiler. Bunun üzerine kendi temsilcilerini seçme ve ek zam talepleriyle fazla mesaiye kalmama eylemi yapan işçilerden 22’si işten atıldı. Atılan işçilerin, işe geri alınması için başlatılan direnişe, polis vahşice saldırdı ve onlarca işçi gözaltına alındı. An itibariyle fabrikada üretim işveren tarafından durdurulmuş durumda ve fabrika önünde işçilerin direnişi devam ediyor.

Güvencesizliği, çalışma hayatının esas çerçevesi olarak gören ve tüm çalışanlara dayatan AKP, 13 yıl boyunca çalışanların ekonomik ve sosyal haklarında büyük kayıplara yol açsa da, bunlarla yetinmeyeceğini, 1 Kasım seçimlerinin ardından giriştiği saldırıyı daha da yükselteceğini belli ediyor. Özel İstihdam Büroları denilen modern köle pazarlarının yasallaşması çabalarıyla başlayan bu yeni dönem, Kıdem Tazminatı ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklik yapılmasıyla da sürecek gibi gözüküyor.

Çalışanlara, doğaya, Kürt halkına ve sosyalist yapılara yönelik saldırılarda, Kürt coğrafyasında yaşanan savaş da AKP için bir yönetsellik aracına dönüşüyor. Cerattepe, Devrimci Parti’ye yönelik operasyon ya da muhalif kamu çalışanlarının işlerine son verilebilmesi için yayınlanan “Milli Güvenliği Tehdit Eden Örgüt ve Yapılarla İrtibatlı Kamu Çalışanları Hakkında Genelge” örneklerinde de gördüğümüz gibi toplumsal ve siyasal mücadelelerin kriminalize edilmesi, muğlak bir “terör” kavramı içerisine sokulması, bu yeni savaş konseptiyle sağlanmaya çalışılıyor.

Bu topyekun saldırıya karşı, topyekun karşı koymak tek yol. İşimiz için, yaşamımız için, doğamız için direnmekten başka çare yok; bu yüzden bugün bunu yapan Renault işçilerinin yanındayız.

Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz…

03.03.2016