Charlie Kimber
Umut Rusya ve Batı’daki savaş karşıtı hareketlerde ve NATO’dan bağımsız Ukrayna direnişinde!
“Peki, NATO’nun gücünü ve silahlarını kullanmasını istemiyorsanız, Rusları nasıl durduracaksınız? Katillerin kazanmasına izin veriyorsunuz.” Bu, Batı’nın Ukrayna’daki gerilimi tırmandırmasına karşı çıkan herkesin yüzleşmesi gereken bir soru. Ve bu, Rusların Kiev, Kharkiv, Mariupol ve diğer yerlere yönelik kanlı saldırılarının gerçekliği karşısında gerçek bir sorudur.
İlk yanıt, Vladimir Putin işgalinin yarattığı dehşetin, daha da korkunç bir savaşı tırmandırmanın bir nedeni olmadığıdır. NATO’nun giderek artan agresif talepleri ve silah sevkiyatı, nükleer silahlarında parçası olacağı daha geniş bir çatışmaya doğru pervasız bir yürüyüşle tehdit ediyor.
Temmuz 1939’da, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından hemen önce, Rus devrimci Lev Troçki, “Mevcut hükümetlerin programları, şimdi bir yanardağın eğimli tarafında bir patlama öncesi çocuk oyuncağı gibi görünüyor” diyordu. Bu öngörü Avrupa’da ve şimdi tüm dünyada yankılanıyor. Her gün savaşın nasıl yeni patlamalara yol açabileceğine dair işaretler var.
NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya’yı Ukrayna’ya giden Batı tedarik hatlarına yönelik saldırıların bir tırmanış anlamına geleceği konusunda uyardı. Stoltenberg, “Putin daha az NATO istiyor, daha çok NATO alıyor” dedi. Putin’in sözcüsü Dmitry Peskov, Ukrayna’ya Polonyalı MiG avcı uçakları tedarik etme planlarının -halen değerlendirilmekte olan- “çok istenmeyen ve potansiyel olarak tehlikeli bir senaryo” olacağını açıkladı.
Ancak meseleleri daha da kötüleştirmeme argümanı cevabın tümü değil. Putin’in başarısız olmasını ve devrilmesini istiyoruz, ancak bunun nasıl olacağı önemli.
Canice bir güç olan ABD emperyalizminin gücünü basitçe sağlamlaştırıyorsa, bu bir zafer değildir. Sonucun ABD’nin Afganistan ve Irak’taki savaşları gibi daha fazla kana boğulmasını teşvik etmesini istemiyoruz. ABD’nin Ukrayna’ya verdiği emperyalist destek, onun bağımsızlığını savunmayacaktır. Örneğin ABD’nin Suriye’deki Kürt güçlerine verdiği desteğin kurtuluş getirmediği gibi. Bunun nedeni, ABD’nin özgürlükleri değil, kendi emperyalist çıkarlarını ilerletmekle ilgilenmesidir ve bunu yaparken yerel güçleri ancak onları daha sonraki bir noktada düşürmek için destekleyecektir.
Olumlu bir sonucun ana unsuru, savaşa yönelik nefreti büyüten ve işçi sınıfı hoşnutsuzluğunu diğer tüm alanlarla birleştirmesi gereken Rus savaş karşıtı hareket olmalıdır. Yoğun baskıya rağmen, on binlerce insan Putin’in savaşını kınamak için sokaklara döküldü. Cuma öğleden sonra 14.000 tutuklama, seferberliğin boyutunu gösteriyor.
Gösterilerin nasıl gelişeceğini ayrıntılı olarak bilmek imkansız. Rusya’daki sosyalistler, “protestolara devrimci sloganlar ve talepler” ile müdahale ihtiyacı ve “hoşnutsuzlukları sadece savaşı durdurmaya değil, emperyalist savaşı bir sınıf savaşına dönüştürmeye” yönlendirmek hakkında güçlü bir şekilde yazdılar. Korkunun taraf değiştirdiği, polisin ve hakimin bir anda dövdükleri ve hapse attıkları kişilerden korktukları bir an gelebilir. Savaş karşıtı protestocular yıldırma tehdidinden kesinlikle kurtuluyorlar.
St Petersburg’daki bir protestocunun geçenlerde yazdığı gibi, “Tüm gözdağına rağmen, bugün birçok insan sokaklara çıktı! Dürüst olmak gerekirse, beklemiyordum. Isakia ve Nevsky’deki protestocuların fotoğraflarını ve videolarını gördüğümde gülümsemeden edemedim. Daha rahat nefes alabilirim! Devlet propagandasının bizi korkutmak için gösterdiği tüm çabalar, protestocuların temiz kalpleri ve korkusuzluklarıyla karşılaştırıldığında acınası görünüyor.” Milyonlarca kişinin protestosu Putin’in savaş yönelimini ezebilir. Protestolar savaşları durdurmadığında bile onları sınırlayabilir.
Batı, Putin’e karşı isyanları kutladığını söyleyor. Ama gerçekte bu isyanlar onlar için de bir meydan okumadır çünkü emperyalist katliamı desteklemeyi reddetmektedirler. Aynı şekilde, 1917’de Birinci Dünya Savaşı’na karşı Rus protestoları da Alman generalleri tarafından neşeyle karşılandı. Ama sonra savaş karşıtı ruh hali ülkelerinde de devrimi ateşledi.
Putin’e zarar verebilecek olan sadece savaş karşıtı ajitasyon değil. Geçen hafta işyeri mücadelesinin potansiyelini gösteren aydınlatıcı bir örnek yaşandı. Nizhnekamsk’taki büyük Gemont fabrikasındaki bazı işçiler greve gitti. İşçiler çoğunlukla ücretleri dolar ve ruble arasındaki döviz kuruna endeksli Türkiyeli göçmenlerden oluşuyordu, Rublenin çöküşü maaşlarının düşmesine neden oldu, bu yüzden greve gittiler.
Rus gazetesi Business Gazetta’ya göre, devlet grevcilere boyun eğmek yerine, patronlar işçilerin kayıplarını en azından kısmen tazmin etmeyi hemen kabul ettiler. Bu durum, savaştan hoşnutsuzluğun arttığı bir zamanda sınıf savaşlarına girme konusunda isteksizliğe işaret edebilir.
Rus liderler savaşı kaybettiğinde neler olduğuna dair sevindirici tarihsel örnekler var. Rus-Japon savaşındaki yenilgi 1905 devrimine yol açtı. Birinci Dünya Savaşı’nın sarsıcı sonuçları, 1917 Şubat devrimini ateşledi. 1980’lerde Afganistan’daki yenilgi, Sovyetler Birliği’ni zayıflatan ve Doğu Avrupa diktatörlüklerine karşı 1989 isyanlarını teşvik eden unsurlardan biriydi.
Tüm bu örneklerdeki etkenlerden biri, silahlı kuvvetlerdeki hoşnutsuzluk ve isyandı. Yine, hiç kimse bir savaş sırasında resmi raporlara çok fazla güvenmemelidir. Ancak Rus askerlerinin, özellikle de yeni askere alınanların, Ukrayna’daki savaşı terk ettiğine, kendi araçlarını sabote ettiğine ve ailelerine karşılaştıkları dehşeti anlattığına dair tekrarlanan açıklamalar var.
İsyanın Vietnam’daki ABD ordusunu vurduğu gibi, hoşnutsuzluğun yayılması da Ukrayna işgalini ölümcül şekilde baltalayacak, herhangi bir NATO manevrasından ayrı olacak Putin’i sarsacaktır.
Peki ya Ukrayna’nın içinde? Kherson ve diğer işgal altındaki bölgelerde gördüğümüz protesto türlerinin altını çizmek istiyoruz. Burada sıradan insan kitleleri, Rus askerlerini savaşa karşı döndürmek amacıyla karşılarına dikiliyor, aynı zamanda onlarla tartışıyor ve onlarla dostluk kuruyor.
NATO kontrolünden ve NATO silahlarından bağımsız bu tür bir muhalefet, Rusya bir tür askeri fetih gerçekleştirse bile uzun vadede çok önemli olacaktır. ABD emperyalizminin gerçek bir bağımsızlık getirmeyeceği durumda, kurtuluş aşağıdan gelebilir.
Gücünü abartan emperyalizmler, daha zayıf rakiplerini yenmek için kahredici güçlerini sıklıkla kullandılar. Ancak sonrasında sıklıkla, onlara şağılayıcı kayıplar verdirten, yıllarca daha düşük seviyeli bir direnişle karşı karşıya kaldılar. 1954-62 yılları arasında Cezayir’de Fransa’ya, 2003 işgalinden sonra Irak’ta ABD ve İngiltere’ye ve Afganistan’da Rusya’ya olan buydu.
Son olarak, NATO ülkelerindeki savaş karşıtı hareketin rolü de var. Her yürüyüş ve protesto, daha geniş sınıf mücadelesiyle her bağlantı, ABD’nin kontrolünü yaymasını ve Ukrayna’yı bir uydu devlet haline getirmesini zorlaştıracaktır. Bu durum bize böylesi bir isyan için ajitasyon ve örgütlenme sorumluluğu yüklüyor.
Bu dört faktör – Rusya’nın savaş karşıtı hareketi, ordudaki isyan, Ukrayna’nın aşağıdan direnişi, NATO ülkelerindeki savaş karşıtı ajitasyon – NATO müdahalesine karşı olumlu alternatifimizdir. Ayrıca savaşı, şimdi savaşları yoğunlaştıran tüm egemen sınıflara karşı başkaldırmak için bir haberci yapmak için birleşebilirler.
Trinidadlı Marksist CLR James, İtalya’nın 1935’te Etiyopya’yı işgalini kınayan kararlı bir anti-emperyalistti. Ancak bunun, İtalyanları püskürtmek için diğer emperyalizmlerin yanında yer almak anlamına gelmediğini açıklıyordu James: “Yalnızca İtalyan emperyalizmine karşı değil, diğer soygunculara ve baskıcılara, Fransız ve İngiliz emperyalizmine karşı savaşalım. Sizi sürüklemelerine izin vermeyin. Emperyalist siyasetin yörüngesine girmek, pis kokuya kapılmak, yalan ve ikiyüzlülük bataklığında boğulmaktır…
Britanya işçileri, Afrika köylüleri ve işçileri, emperyalistlerden ve onların birliklerinden, antlaşmalarından ve yaptırımlarından uzak durun. Onların oyuncağı da olmayın. Şimdi, her zaman olduğu gibi, bağımsız örgütlenme ve bağımsız eylemden yana olalım.” Bu ruh bugün bize ilham vermeli.