İkinci Dünya Savaşından sonra nazilerin “Nurenberg mahkemelerinden” sonra Avrupa’da yargılanan Yunanistan’daki Altın Şafak adlı neo-nazi faşist örgütünün beş yıldan beri devam eden davası sonuçlandı. Altın Şafak’ın suç örgütü olduğu kararı tarihsel ve bir o kadar da faşizme karşı verilen mücadelenin ne kadar değerli olduğunu bizlere bir kez daha kanıtlayan bir mücadeledir.
Yunanistan’da 1980’li yıllarda kurulan Altın Şafak örgütünün yüzlerce suça karıştığına dar belgeler ve hakkında açılan 6 bine yakın dosya onların nasıl faşist bir örgüt olduğunu kanıtlıyor. Yalnızca partinin başkan yardımcısı Christos Pappas’ın çocuklara Hitler selamının nasıl verileceğini gösterdiği görüntüler bile bunun için yeterli bir kanıt.
Bu suç örgütünün yükselişi 2008’deki büyük ekonomik kriz ile başlıyor. Ağır kemer sıkma politikaları neticesinde ırkçılığı, göçmen karşıtı politikaları ve milliyetçiliği arkasına alan örgüt 2012 genel seçimlerinde %7 oy alarak 300 üyeli parlamentoda 21 sandalye kazandı ve 3. parti konumuna yükseldi. Avrupa parlamentosuna da 3 üye gönderdi.
Bu dönemde partinin adının karıştığı saldırılar arasında mülteci karşıtı eylemler, ülkede çalışan Mısır’lı balıkçıların katledilmesi ve rap şarkıcısı antifaşist Paulos Pysos’un öldürülmesi yer alıyor.
2013’te Paulos Pysos, arkadaşları ile bir cafede maç izlerken bıçaklanarak öldürüldü. Paulos’un öldürülmesi Yunanistan’da antifaşist hareketin yükselmesinde dönüm noktası oldu. Bundan sonra her geçen gün büyüyen kitle hareketi, partinin kapatılması, liderlerinin, saldırılardan sorumlu üyelerinin ve nihayetinde örgütün tümden yargılanması talebini yükseltti.
Faşizme karşı on binlerce insanın oluşturduğu bu kitle hareketi sayesinde 2018’deki seçimlerde Altın Şafak, yüzde 3’lük seçim barajının altında kaldı ve parlamentoya giremedi.
9 Ekim’de beş yıldan bu yana devam eden davanın kararı açıklandı. On binlerce insan Altın Şafak adlı nazi oluşumunun “suç örgütü” olarak tescillenmesini muazzam bir coşkuyla karşıladı ve Atina’nın merkezindeki Syntagma Meydanı’na doğru kitlesel bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Yunanistan’da Altın Şafak’a karşı verilen bu mücadele ve kazanımlar, ABD’de George Floyd’un öldürülmesi sonrası başlayan ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı yürütülen eylemlilik ve Avrupa’da eski dönemin kurumsallaşmış ırkçılığının sembol isimlerinin heykellerinin yıkılması daha iyi bir dünya isteyen milyonlara umut oluyor.
Vijdan Doğan