Emperyalist çekişmeler krizi büyütüyor

Koronavirüs pandemisi aynı anda hem biyolojik hem ekonomik hem de politik bir krizi ifade ediyor. Öldürücü bir virüsü zapt etme uğraşısı kocaman bir ekonomik çöküşe neden oldu. ABD’de Mart başından şu ana kadar işsizlik ödeneği başvuru sayısı 30 milyon oldu. Bu, küresel düzeni daha da istikrarsız hale getiriyor.

Bu durum küresel krizlerde hep karşılaşılan bir şeydir. İlk Büyük Bunalım (1873-96), Birinci Dünya Savaşı’nın çıkışına yol açan emperyalist kamplaşmayı ortaya çıkarmıştı. İkinci Büyük Bunalım (1929-39), sonunda İkinci Dünya Savaşı’nın patlak vermesine neden olan büyük güçler arası ekonomik rekabeti körükledi.

Şu an açıkça görüldüğü üzere 2007-8 finansal çöküşü endüstriyel kapitalizmin üçüncü Büyük Bunalım’ının taşlarını döşedi. 2007-9 küresel finansal krizinin çıkacağını önceden tahmin eden ender iktisatçılardan olan Nouriel Roubini 2020’nin daha büyük bir bunalıma sahne olacağı yönünde uyarıyor.

Bu eğilimi doğuran etmenlerden bir tanesi (Roubini’nin tabiriyle) “ABD ve Çin arasındaki jeostratejik açmaz”dır. Tam da bu sırada Donald Trump, Çin’in “korkunç hata”sı hakkında atıp tutmaya ve Covid-19’un Wuhan’da bir laboratuvarda üretildiğini iddia etmeye başladı.

Trump’ın ulusal haber alma direktörü Richard Grenfell, kendisini yalanladı: “Haber alma camiası, bilimsel camiada genel kabul gören anlayışla paralel bir şekilde Covid-19’un insan yapısı veya genetik olarak tasarlanmış olmadığında hemfikir”. Bu, Trump’ı ve onun dışişleri bakanı Mike Pompeo’yu durdurmadı. Pompeo hala “Wuhan virüsü”nden bahsediyor; sanki biyolojik organizmalar ceplerinde ulusal pasaportlar taşırmış gibi.

Britanya’daki muhafazakarlar, Trump ve Pompeo’yla aynı frekanstalar. Margaret Thatcher’ın resmi biyografisini kaleme almış olan, Telegraph gazetesi yazarı Charles Moore [Çin’i şöyle] suçluyor: “gizlilik ve yalanlarıyla tarihteki en ani ve hızla yayılan sağlık krizini çıkaran yönetimsel, bilimsel ve entellektüel kontrole dayalı bir sistem”.

Heybe

Şu anda Trump, seçim patikasında ilerliyor. Yeniden seçilebilmek için yükselişte bir borsaya ve düşük işsizlik oranlarına ihtiyacı var. Ama bunun yerine karşısında hız ve şiddet olarak benzersiz bir ekonomik çöküş yer alıyor. O yüzden heybesini daha fazla ırkçılık ve Çin düşmanlığıyla doldurmaya çalışıyor; karşısındaki umutsuz Demokratik aday Joe Biden da ona bu oyunda iştirak ediyor.

Fakat durum, bu particilik oyunundan çok daha ciddi boyutta. Tedarik zincirleri Çin’de başlayan büyük Amerikan şirketleri, Trump’ın Çin’den ithal edilen mallara tarife uygulamasından hoşnut değiller. Fakat Çin devlet başkanı Xi Jinping’in Çinli şirketlerin teknolojik olarak güçlenmesine dönük programını Trump’ın engelleme çabasından memnunlar; bundan memnun olanlar sadece onlar da değil. Genellikle pısırık olan AB, şu anda Çin’i bazı alanlarda “stratejik rakip” olarak tarifliyor.

Üstelik Çin, diğerlerinin de karşılaştığı çok boyutlu krizle cebelleşiyor. Geçerliliği son derece tartışmalı resmi rakamları bile 2020’nin ilk çeyreğinde ekonomisinin yüzde 6,8 küçüleceğini söylüyor.

Her ne kadar sonradan son derece otoriter ama etkili bir mücadele yürütmüş olsa da başlarda pandemiye karşı yanlış bir tutum sergilemiş olması Çin’in meşruiyetini tehdit ediyor. Xi, Trump’ın hücumlarını tersine çevirebilecekmiş gibi görünmüyor.

Daha da ötesi, Covid öncesi “normal”e bir daha dönemeyeceğimiz klişesi ekonomik olarak kesinlikle doğru. Şirketler, Çin merkezli tedarik zincirlerinin kendilerini mahkum ettiği tam zamanında üretim metotlarına ne kadar bağlı olduklarının farkına vardılar. Pandemiden önce bile Trump yönetimi Amerikan şirketlerini tedarik zincirlerini Amerika’ya geri getirmeleri için zorluyordu.

Şu anki kriz bu eğilimi güçlendirdi. Japonya’nın başbakanı Shinzo Abe, Japon firmalarının Çin bölgelerine olan bağımlılıklarını azaltma çağrısıyla birlikte bu iş için yaklaşık 3,2 milyar dolar ayırdığını duyurdu.

Her ne kadar “küreselleşmenin tersine dönmesi” tartışmaları yayılmış olsa da uluslararası üretim ağları karlı oldukları için hayatlarına devam edecekler. Trump’ın açtığı ticaret savaşı, şirketleri montaj hatlarını Çin’den ücret maliyetlerinin daha düşük olduğu Vietnam’a taşımaya teşvik ediyor. Çin’in sınai kapasitesi o kadar ilerledi ki bundan dolayı çökmez. Ama küresel ekonomi parçalara ayrılıyor ve bu durum rekabet halindeki emperyalist güçler arasındaki çatışmaların artmasına neden oluyor.

Alex Callinicos

Yazının orijinali https://socialistworker.co.uk/art/49999/Imperialist+rivalries+heighten+the+crisis adresinde yer alıyor.