Covid-19 politiktir: Kim ölecek, kim ödeyecek?

Saat 00:05, 28 Nisan rakamlar yenilendi

Covid-19[1] durumunun ciddiyeti Türkiye’de yavaş yavaş anlaşılmaya başlandı.Sağlık Bakanı’nın en son açıkladığı tanı konulmuş hasta sayısı 157.419 oldu. Ayrıca 2.900 kişinin de öldüğü açıklandı. Bu makale ilk yayınlandığında (17 Mart) hasta sayısı 93 olup ölen tek kişi vardı.

Dört hafta önce Gazeteduvar’da paylaşılan bir makalede, “Grip ile karşılaştırıldığında gayet hafif bir hastalık” yazıyordu.[2] Makalenin amacı iklim felaketinin, araba kullanımının insanlığa daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekmek. Doğrudur; ama bu Covid-19 salgın hastalığı da iklim felaketinin bir parçası ve kapitalizmin çözümsüzlüğüne işaret eden bir gelişme; üstelik grip kadar hafif değil. Kapitalizmin çözümsüzlüğü ve umursamazlığı yüzünden milyonlarca kişiyi öldürebilir.

Rakamlara bakmak gerekiyor. Her sene dünya nüfusunun %10’u grip geçiriyor ve ortalama 600 bin kişi ölüyor. Ölüm oranı %0,1.[3]

Saat 00:05, 28 Nisan’dan itibaren pratikte Covid-19 virüsü deneyimi nasıl?

Kaynak: https://www.worldometers.info/coronavirus; 28 Nisan’da ulaşıldı (saat 00:05)

Sonuçlanmış vakaların %19’u öldü, %81’i iyileşti. Tedavileri devam eden kişilerin%3’ü) “ciddi” ya da “kritik” durumda. Ciddi olanlar hastanede yatıyor ve oksijenle hayatta kalıyor, kritik olanlar Yoğun Bakım Ünitesinde ve solunum cihazına bağlı olarak yaşıyor. Oksijen ya da solunum cihazları yetmezse bu insanlar ölür; maalesef bunların önemli bir kısmı nasıl olsa ölecek. Çin’de ve İtalya’da rakamlar birbirine benziyor. Güney Kore’de ölüm oranı daha düşük görünüyor ama o ülkede çok yaygın uygulanan testler sayesinde tamamen semptomsuz vakalar bile sayılara dahil edilebiliyor. Lancet Infectious Diseases dergisinde 12 Mart’ta çıkan yeni bir bilimsel makale gerçek ölüm rakamlarının daha da yüksek olduğunu iddia ediyor.[4] Nüfusta bu yeni virüse karşı hiçbir doğal bağışıklık olmadığı için olası bulaşma oranı çok yüksek. Yani %70 gibi.

Sağlık sistemleri seferber olmuş ülkelerde (çoğunlukla Çin) görünen deneyime göre, Covid-19 virüsünün ölüm oranı, grip ölüm oranının en az 70 katı. Çoğunlukla yaşlılar ve başka sağlık sorunu olanlar ölüyor ama giderek artan sayıda sağlıklı genç – özellikle sağlık personeli – bu insanlara eşlik etmeye başladı.

Covid-19 son derece politik bir mesele

Kendi vatandaşlarının sağlığını koruyamayan rejimler eninde sonunda sarsılabilir. Ancak aynı zamanda mevcut iktisadi ve politik ilişkileri altüst etmekten çekiniyorlar.

Son derece otokratik bir rejim olan Çin önce inkar politikası izledi. Xi Jinping bu politikanın tutmayacağını ve artan ölümlerin böylesi sert bir rejimin bile istikrarını tehdit ettiğini anladığında 180 derece dönüş yaptı. Frenlere dramatik bir şekilde basıldı, sert bir izolasyon, test ve tedavi seferberliği politikasını devreye soktu; ölüm ve yeni hastalık sayıları hızla düşmeye başladı.

İtalya sağlık sistemi sağlam bir ülke, ancak tam bir felaket yaşanıyor. Günde 200-300 ölüm; bu rakamlar bile hızla artıyor. Çok geç olsa da artık İtalya hükümeti de sert önlemler almaya başladı. Bu çok sert önlemler Kuzey İtalya’da sonuç vermeye başladı. Fransa ve İspanya İtalya’yı hızla takip ediyorlar.

ABD’de de felaket hızlı gelişiyor. Trump rejimi devlet mekanizmalarını çok yıprattığı için (Trump, iki sene önce, Devlet Başkanlığı Salgın Hastalıklar Ekibi personelinin çoğunu işten attı[5]) kaos hakim. Rakamlar düşük kalsın diye hasta olanlar bile – Trump’ın emriyle – test edilmiyor.

İngiltere’de şu anda hasta rakamları düşük olmasına rağmen durum daha parlak değil. Johnson hükümeti Avrupa devletlerinin aldığı önlemleri almayı reddediyor. Saçma sapan muhafazakar politikalar işbaşında. Bazı sağcı köşe yazarları açıkça yaşlıların ölmesinin toplumdan bir yükün kalkması anlamına gelebileceğini yazıyor. Trump gibi Johnson’da temas etmiş personele bile test yaptırmıyor. Hükümetin acımasız politikası politik bir krize yol açabilir.

Politika ve politikacıların yaptıkları son derece önemli. Bu hastalık politik bir mevzu ve politik bir laboratuvar. ABD ve İngiltere aşırı piyasacı yaklaşımların sınavı olacak. Bahislerin çok büyük ve tehlikeli olduğu bir kumar oynanıyor. Eninde sonunda bu politikalar değişmezse bu iki ülke, dünyadaki en büyük Covid-19 virüsü rezervuarı haline gelebilir.

Salgın hastalıkların matematiği

Biraz daha matematik lazım. Bu matematiği anlamadıkları ya da önemsemediklerinden politikacılar yanlış kararlar verdi, dolayısıyla biz anlamak zorundayız.

Salgın hastalıklar çoğalarak gidiyorlar. Bunun sonuçları kolay anlaşılmıyor, yani bize doğal gelmiyor. Diyelim ki her hasta üç günde başka iki kişiye bulaştırıyor. Bir hastayla başlasak 1, 2, 4, 8, 16, 32, 64, 128, 256, 512, 1024 gider ve sadece otuz gün sonra bin kişi hasta olmuş olur. Bundan bir ay daha sonra bir milyon kişi hasta, öyle devam ederse (pratikte böyle devam etmiyor ama bu olaya daha sonra geleceğiz) bir milyar kişi. Bu kadar hızlı ve hızlanan bir gelişmeyi kavramak zor. Hala politikacılar “üç günde iki katına çıktı” diyerek şaşırıyor, ancak önlem alınmazsa böyle devam ediyor.

Bu yüzden “şu anda sadece bu kadar kişi öldü” demek çok yanıltıcı olabilir. Şu ana kadar her ülkede virüs yayılmaya başladıktan sonra neredeyse günde 3 kişi ölüyor, üç gün sonra bu günde 6 oluyor, iki hafta sonra günde 300. Verilen “bulaşmış insan sayısı” çok yanıltıcı olabiliyor. Yaygın test yapılmıyorsa binlerce kişi hasta olup rakamlara dahil olmayabilir.

Böyle bulaşıcı bir hastalık için önemli bir sayı var: R0. R0 sayısı yeni bir hastanın kaç kişiye bulaştıracağının ölçüsü. Bu sayı 1’in azıcık bile altında ise hastalık biter. Bu sayı 1’den azıcık bile fazlaysa hastalık yukarıda verilen örnek gibi çoğalır; bunun tek limiti bulaşılabilen nüfus.

Şu ana kadar Corona’da görünen R0, önlem alınmazsa, 2,3 civarında. Yani yukarıda verilen örnek yanlış değil. Örneğin Japonya’da demir atmış Diamond Princess tur gemisinde on günde bir hastadan bine yakın kişi hasta oldu.

Dolayısıyla önemli olan R0 sayısını düşürebilmek. R0 sayısını düşüren faktörler:

  1. El yıkama, maske takma önlemleriyle insandan insana temasları daha az bulaşıcı haline getirmek
  2. Sosyal mesafe ve izolasyon politikalarıyla toplum genelindeki insanla insan temaslarını azaltmak
  3. Yaygın bir test rejimiyle yeni buluşan insanları hemen tespit edip izole etmek, tedavi altına almak ve temas etmiş oldukları insanlara ulaşıp onlaları da izole etmek
  4. Her salgın hastalığı bitiren bir faktör, bulaşılabilen nüfüsun tükenmesi. Bulaşabilen kişi sayısı azalınca R0 kendi kendine düşüyor.

Tabii ki 4. şıkka güveniyorsak ve hastalığın ölüm oranı yüksekse (ki öyle) bu yüksek sayıda ölüm anlamına geliyor. Şimdilik örneğin İngiltere hükümeti bu politikayı izliyor. İrlanda ve İskoçya hükümetleri farklı davranıyor.

Böyle bir salgında hasta sayısı hızla yükseldiğinde (ne kadar hasta varsa o kadar hızlı yükselir) başka bir sorun ortaya çıkıyor: Sağlık sisteminin kapasitesinin sınırlılığı. Bu hastalıkta hastaların %80’i hafif grip gibi bir şey yaşıyor. Burada “hafif” denilen şey zatürreye kadar gidiyor ama hastanede yatmadan iyileşebilenler için kullanılabilen bir ifade. Çok hafif sayılmaz. Geri kalanların akciğerleri ciddi şekilde yıpranıyor. Bazıları ancak oksijenle ve daha kötü olanlar ancak solunum cihazıyla hayata tutunabilir. İtalya’da görüldüğü gibi hastanede oksijen kalmıyor, solunum cihazı sayısı yetmiyor, hastanede yatak bile kalmıyor. Doktorlar kimin yaşayıp kimin öleceğine karar vermek zorunda bırakılıyor. Kuzey İtalya’da triaj yapılıyor: hastalar üç kısma ayrılıyor. Büyük ihtimalle tedavi yapılmadan iyileşebilenler, tedavi yapılırsa bile yüksek olasılıkla ölecek olanlar ve “tedaviye değer” olanlar. Bu kararları almak doktorlar için inanılmaz zor ve hata yapıldığında insanlar gereksizce ölecek.

Bir salgında bireylerin kaderi, toplumun kaderine bağlı. Herkes kişisel önlemlerini alabilir ve zenginler bu konuda daha kolay önlem alır, ama sonunda bireyin hastalığa yakalanma ihtimalini belirleyen en önemli faktör, genel nüfustaki hasta oranı ve bildiğimiz R0 rakamı. ABD’de sol başkan adayı Bernie Sanders “Artık herkesin sağlığı, sağlık sigortası olmayan yoksulun sağlığına bağlıdır” diyor.

Matematikten çıkan başka bir sonuç daha var. Belli bir ülke ya da bölgede hastalık yayılmaya başlamışsa, dışarıdan gelen hastalar değil, bölge içindeki R0 değeri önemlidir. Hasta sayısı her üç günde ikiye katlanıyorsa eklenen birkaç hasta fark yaratmaz.

İşe yaramayan “çözüm” : Zenofobi (yabancı düşmanlığı)

Artık çoğu ülkede virüs var ve yayılıyor. Ancak hükümetler ülke içindeki önlemlerden ziyade ülkeler arasındaki geçişler konusunda harekete geçiyor. Trump ve yandaş medyası “Çin Virüsü” diyor. Trump bir dizi ülkeden girişleri yasakladı. Ancak virüs, ülkesinde insandan insana yayılıyor ve hükümet test bile yaptırmıyor. Avrupa da sınırlarını kapatıyor. Ancak artık hiç bir ülkeye virüs dışarıdan gelmiyor, ülke içinde yayılıyor. Sınırları kapatmak ucuz, ırkçılığı teşvik eden ama işe yaramayan bir önlem.

Örneğin Güney Kore’de alınan önlemler sayesinde hasta sayısı azalıyor. ABD’de hızla artıyor. Buna karşın ABD hükümeti yabancı düşmanlığını politik sorumluluklarını örtbas etmek için istismar ediyor.

Bu yabancı düşmanı yaklaşımlar ve daha da kötüsü musevileri suçlayan komplo teorileri, hükümetlerin dikkatleri, gerekli adımların atılmamış olmasından başka bir yöne çekmek için kullanılan politikalar.

Önemli olan hijyen, virüsün yayılmasını mümkün olduğu kadar yavaşlatmak ( R0 düşürmek), semptomlu olan herkesi test etmek ve ciddi hasta olanların tedavisi için gerekli sağlık personeli ve ekipmanları bulundurmak.

Yaygın test yaptırmayan, bulaşmış insanları ve temas etmiş insanları izole etmeyen, sosyal temasları azaltmayan, vatandaşlarına evlerinde kalmaları için destek vermeyen hükümetler kendi halklarını öldürüyor.

SARS’a ne oldu?

Bu mücadelenin mümkün olduğunu gösteren tarihte bir örnek var: SARS.

İlk SARS hastalığı 2003 yılında çıktı. O da Corona virüs ailesinden. Covid-19 kadar bulaşıcı değil ama Covid-19’dan daha öldürücü.[6] Daha fazla ve hızlı öldürdüğü için SARS daha az yayılabildi.

Ancak test-izolasyon-karantina-toplumsal temas azaltma politikalarıyla SARS yok edildi. Yani Corona ailesine ait bir virüsü yok etmek mümkün.

SARS artık yok. Tedavisi var mı? Yok. Aşısı var mı? Aşısı geliştirildi ama ilaç şirketleri piyasası kalmamış bir ilaç için gerekli klinik denemelerin yapılmasını dönüşü olmayan bir yatırım olarak değerlendirdi. Kar amaçlı ilaç şirketleri SARS’ın aşısını geliştirmeyi değerli bulmadı ve benzer bir virüs için güvenli bir aşı geliştirme deneyimi kazanılmadı.

Efsanelere rağmen büyük firmalar, aşıları sevmiyor. İnsanlar bir iki aşı olup ömür boyu korunuyorlar. İlaç şirketlerinin sevdiği ilaçlar uzun yıllar alınan anti-depresanlar ve daha da iyisi bağımlılık yapan opioid ağrı kesiciler.

Bu mücadelede sınıf çıkarları önplanda

Önce hükümetler mevcut düzeni sarsmak istemedikleri için gerekli önlemleri geciktirdiler. En bariz örnekler Çin, ABD ve İngiltere. Çin’de hükümet hastalığı inkar ediyordu. Hastalığı rapor eden doktorlar tehdit ediliyordu. Ölümler rejimi sarsacak düzeye gelince hızlı bir dönüş yapıldı. ABD’de Trump’ın derdi borsa’nın düşmemesi. Bu nedenle Covid-19 için “komplo”, “grip gibi” ifadeler kullanılıyordu. Ancak borsa düşmeye başladığında Trump adım adım dönmek zorunda kaldı ve şimdi dünyadaki borsalar 1987’den bu yana en büyük ve hızlı düşüşünü yaşıyor. İngiltere’de Johnson hükümetinin politikası, bir hafta önce Johnson’un kendi ifadesiyle “take it on the chin”, yani hastalık yayılsın, çoğunluk hasta olup doğal bağışıklık kazandıktan sonra bitecek. Ölenleri açık açık duyurmadılar tabii ki. Artık bu hükümet de laf salatası yaparak politikasını değiştirmek zorunda kaldı. Ancak haftalar kaybedildi, hazırlıklar yapılmadı. ABD ve İngiltere halkları bu aşırı neo-liberal politikaların bedelini çok ağır ödeyecekler.

Hükümetler bu dönüşleri yaptıktan sonra dahi halkın sağlığından çok, sermayenin çıkarlarını ön plana çıkarıyorlar. Örneğin hem ABD’de hem de İngiltere’de hükümetler halka “meyhanelere gitmeyin” çağrısı yaptılar ama resmen meyhaneleri kapatmadıkları için büyük sigorta şirketleri meyhane sahiplerine tazminat ödemesi yapmayacaklar. Hükümetler kendilerini hasta hissedenlere “evinde izole kal” diyorlar ama bu yüzden bütün gelirlerini kaybedecek olan çalışanlar için hiçbir şey yapmıyorlar. ABD’de yasal bir hastalık ücreti hakkı yok, İngiltere’de de hastalık ücreti var ama düşük, tabii ki Uber şoförü gibi sıfır saat sözleşmeli, güvencesiz çalışanlar faydalanamıyor. Bu da bu çalışanların hasta hasta işe gitmeleri anlamına geliyor. Bunun bedeli daha fazla ölüm olacak.

Bu salgın hastalık genel bir toplumsal krize dönüşüyor. Borsaların %25 düşmesi bu durumun sadece köpüğü. Hükümetler için ne kadar hastalıkla mücadelede az katkısı olsa da en kolay görünür önlem sınırlarını kapatıp ülkelerine giriş çıkışları yasaklamak. Bu, neredeyse bütün havayolu şirketlerinin kepenk indirmesi anlamına geliyor. Bu durum dünyadaki küreselleşmiş üretime de bir darbe. Aslında hava kargosunun çoğu yolcu uçaklarının altında taşınıyor. Sermaye bunun faturasını ödemekten kaçıyor. İyi zamanlarda şirketlere bol bol kar sağlayan işçileri hemen işten çıkarmaya başladılar. Zora giren şirketler şimdi açık kalmak için devletten para talep ediyorlar.

ABD’de merkez bankası Fed, borsaya destek vermek için 1,5 trilyon $ para dağıttı. Olağanüstü hal ilan eden federal hükümetin sağlık mücadelesi için ayırdığı fon ise 50 Milyar dolar. Yani borsayı kurtarmak için basılan paranın %3’ü.

İtalyan ve İspanyol oto fabrikalarındaki işçiler greve çıkıp ücretli izin verilmesini zorlayarak yol gösterdiler.

Dünya Bankası ve “ölüm bonoları”

Sermaye için her şey kar fırsatı olarak değerlendirilebilir. Kapitalizm ve bu salgın hastalık arasındaki en gerçeküstü ilişkiyi Dünya Bankası yarattı.

Dünya Bankasının “ölüm bonoları” var.[7] Finansal dünyada kitlesel ölümler dahil her şey bahis konusu olabiliyor. Bonoların açıklamasını[8] okumak bile insanı deli edebilir. Bu bonoların iddia edilen amacı salgın hastalıklar başgösterdiğinde yoksul ülkelerin önlem alabilmesi için fon sağlamak.

Bono belgelerinde kar ve faizin ölümlere göre nasıl hesaplanacağı ayrıntılı anlatılıyor. Bu insafsız sistem sağlığı korumak için doğrudan para vermek yerine arabuluculuk yapan bankalara bol bol komisyon sağlayan finansal oyunlar oynamayı tercih ediyor.

Bu bonolar yatırımcılara 96 milyon dolar faiz ödedi, ancak henüz sağlık kurumlarına bir kuruş bile ödemiş değil[9]; kapitalizmin insanlığa hizmet etmediğinin bir örneği daha.

Son çıkan bir habere göre Trump’ın bir aşının geliştirilmesinde önemli yol kat etmiş olan Alman firmasını satın alma ve aşıyı ABD mülkiyetine geçirme girişimi Alman hükümeti tarafından önlendi.[10] Bu pisliğin sonu yok.

Ne Yapmalı?

Türkiye bu yola girdi ama İtalya, İspanya, Fransa gibi ülkelerden 2-3 hafta gibi arkadan takip ediyor. Henüz bir kişinin öldüğü açıklandı. Maalesef şimdiden tanısı koyulmadan bu virüsü kapmış olanlar arasında ölenlerin olması kaçınılmaz ve tedbir alınmazsa, hızla artan bir hasta kitlesi var.

Tıbbi açıdan yapılacaklar basit. Dünya Sağlık Örgütü önden giden ülkelerden ders çıkarıp bize anlatıyor. Önce “Test, test, test” diyor. Yaygın test yapılmıyorsa hastalığın gidişatından haberimiz olmuyor, tedaviye alınacak, izolasyona alınacak insanlar bilinmiyor. Çin’de geç kalındığı için çok sert önlemler alınmak zorunda kalındı. Güney Kore’de her isteyene test yapıldığı için (250 bin test yapıldı) ölüm oranı %1’in altında, başka ülkelerin sekizde biri düzeyinde.

Testlerle beraber etkin ve hükümet destekli bir izolasyon politikası gerekiyor. Şeffaf bir süreç içinde halkın el yıkama gibi bütün hijyen önlemlerini alması sağlanmalı. Okulları, kurumları, iş yerlerini kapatarak kişisel teması azaltmak çok önemli. Hasta olanlar, bütün kaynaklar mobilize edilerek tedavi edilmeli. Yoğun bakım süresi 3-4 hafta olabilir.

Önlemler basit ama kar amaçlı toplumumuz bunları gerçekleştirmek için hiç uygun değil. Bunları gerçekleştirmek için parayı kimin ödeyeceği önemli ve toplumun başka bir şekilde örgütlenmesi gerekli.

Okullar kapalıysa çocuklu sağlık çalışanları nasıl işe gidecekler? Özel bir hizmet sağlamak gerekli.

İşe gitmemesi gereken çalışanlar bu yüzden parasız kalacaklarsa mecburen işe gidecekler, temas kuracaklar ve hastalık yayılacak.

Parasız kalanlar kiralarını ödeyemiyorlarsa evsiz kalınca nasıl kendi kendilerini izole edecekler?

Kitlesel ölümleri engellemek için gerekli önlemleri uygulamaya çalıştığımızda toplumdaki bütün sorunlara ışık tutmuş oluyoruz.

Orta sınıfın özel sağlık sigortaları salgın hastalık ilan edildikten sonra otomatik olarak geçersiz oluyor. Kocaman özel hastane sektörü sadece ceplerinde hazır binlerce dolar olan zenginleri mi tedavi edecek?

Bu soruların cevabı hem devletten taleplerimizi hem de kendimizi örgütleme ihtiyacımızın altına çiziyor.

Taleplerimiz

  • İsteyen herkese test uygulanmalı.
  • Sağlık hizmetleri, sağlık ürünleri, gıda ve sosyal destek dışında bütün kurumlar kapatılmalı.
  • İşe gidemeyenlere ücretli izin verilmeli, işten çıkartmalar yasaklanmalı.
  • Küçük işyerlerine devlet desteği sağlanmalı.
  • Kredi kartı borçları, kiralar, borç taksitleri ertelenmeli.
  • Su, elektrik, doğalgaz hizmetleri kesilmemeli.
  • Özel sağlık kurumları hemen kamulaştırılmalı.
  • Bütün sağlık hizmetleri ve reçeteli ilaçlar ücretsiz olmalı.
  • Gerekli temizlik malzemeleri ücretsiz dağıtılmalı.
  • İzolasyon ve acil ek tedavi yatakları için otellere devlet tarafından el konulmallı.
  • Boş duran evler sokakta yaşayanlara tahsis edilmeli.
  • Tedavi ve Yoğun Bakım Ünitelerinde kullanılacak koruyucu kıyafet ve makinelerin üretimine öncelik verilmeli.
  • Mültecilere ev ve ücretsiz sağlık hizmeti sağlanması için gerekli adımlar atılmalı.
  • Hapishaneler boşaltılmalı.
  • Salgın, insan haklarını ihlal etmek için bahane edilmemeli.
  • Irkcılığa geçit verilmemeli.
  • İnternet aracılığıyla yerel örgütlemeler kurulmalı.
  • Önlemler şeffaf ve halkın denetimi altına olmalı.

Dipnotlar

1. Hastalığın ismi Covid-19, virüsün resmi isimi SARS-CoV-2. Ama herkes Corona diyor.

2. https://www.gazeteduvar.com.tr/yazarlar/2020/03/13/korona-gunlerinde-ask

3. https://www.cdc.gov/media/releases/2017/p1213-flu-death-estimate.html

4. https://www.worldometers.info/coronavirus; saat 00:05 28 Nisan’da ulaşıldı

5. https://www.washingtonpost.com/news/to-your-health/wp/2018/05/10/top-white-house-official-in-charge-of-pandemic-response-exits-abruptly

6. https://www.thelancet.com/journals/laninf/article/PIIS1473-3099(20)30129-8/fulltext

7. https://www.worldbank.org/en/news/press-release/2017/06/28/world-bank-launches-first-ever-pandemic-bonds-to-support-500-million-pandemic-emergency-financing-facility

8. pubdocs.worldbank.org/en/882831509568634367/PEF-Final-Prospectus-PEF.pdf

9. Financial Times haberi: https://www.ft.com/content/a6239e12-5ec7-11ea-b0ab-339c2307bcd4

10. https://www.reuters.com/article/us-health-coronavirus-germany-usa/germany-tries-to-stop-us-from-luring-away-firm-seeking-coronavirus-vaccine-idUSKBN2120IV