Paris’te iki katliam

Charlie Hebdo dergisindeki vahşeti hepimiz kınıyoruz. İslamofobinin kışkırtıldığı bir Avrupa’da bu katliam faşistlerin, ırkçıların, aşırı sağcıların ekmeğine yağ sürüyor.

kopru-yazilama1961’de Paris köprülerinden birindeki duvar yazısı: “Ici on noie les Algeriens” – Burada Cezayirliler’i boğuyoruz.

Fransa’da, Almanya’da, İngiltere’de, Hollanda’da ve bir sürü başka ülkede çeşitli aşırı sağ partiler kendilerine bir taban oluşturmak için İslam düşmanlığı yapıyor. Fransa’da faşist parti Front Nationale seçimlerde yükseliyor. Partinin eski lideri ve şimdiki liderinin babası Jean-Marie Le Pen Yahudi soykırımı için “tarihin bir ayrıntısı” dedi. Almanya’da Pegida hareketi Müslümanlara karşı yürüyüşler düzenliyor.

Bu hareketler ve partiler ekonomik krizin ve yoksullaşmanın doğurduğu tepki ve öfkeyi, krizi yaratan patronlara değil, ülkelerindeki ötekileştirilmiş olanlara yöneltmeyi çalışıyor ve Hollande, Cameron gibi “saygın” politikacılar bu islamofobiye yeşil ışık yakıyor. Halkın öfkesi yaratılan başka düşmanlara yöneltilirse, krizin faturasını işçilere ve yoksullara çıkartmak daha kolay olur.

Maalesef sol ya da muhalif bir çizgide olan Charlie Hebdo dergisi aynı zamanda bu islamofobik fikirlere genellikle tavizler verdi. Bu politik ortamda İslam diniyle dalga geçen karikatürleri yayınlamak, bu ırkçı havanın yaratılmasına yardım ediyor. Katliamı kınıyoruz, ama derginin ırkçılığa açık kapı bırakan politikalarına sahip çıkmak doğru değildir.

Bu yüzden bu katliama karşı çıkarken, Paris’te olmuş olan başka bir katliamı ve ona karşı olan yükselen tepkileri akılda tutmakta fayda var.

Cezayir henüz bağımsızlığına kavuşmamışken, 5 Ekim 1961’de Paris Polis Şefi “Cezayirli Fransız Müslümanlar’ı” için bir sokağa çıkma yasağı ilan etti. Bu “Müslümanlar’ın” hepsi Fransa vatandaşıydı; yani açık açık ırkçı bir yönerge. 17 Ekim 1961’de bu sokağa çıkma yasağına karşı barışçıl bir gösteri düzenlendi. Polis yürüyüşe izin vermedi. 11 bin kişi gözaltına alındı. Yürümeyi başaranlar bir köprünün üstünde sıkıştırılıp darp edilerek bilinçsiz hale getirildi ve nehre atıldı. Çeşitli karakollarda ve spor statlarında kurulmuş toplama kamplarında o gece ve takip eden günlerde bir katliam gerçekleştirildi. Cesetler yine Seine (Sen) nehrine atıldı. Haftalar boyunca nehirden ceset çıkarılmaya devam edilecekti.

Tam rakam bilinmiyor ama tahminen 200-300 “Müslüman asıllı Fransız” katledildi. Olay resmi makamlar tarafından örtbas edildi; resmi polis raporları sadece “2 ölü”den bahsediyordu.

Nihayet 1998’de Fransız Hükümet’in kurduğu bir araştırma komisyonu 48 kişini öldürülmüş olduğunu kabul etti. Ama resmi polis kayıtlarında bile 90 ölüm kaydı bulundu.

2001 yılında Paris Büyükşehir Belediyesi tarafından insanların nehre atıldığı köprülerinden biri olan Pont Saint-Michel Köprüsü üzerinde bir anıt dikildi. Sağ politikacılar ve polisler itiraz etti. 17 Ekim 2012’de François Hollande  “trajik olaylar”dan bahsetti, ama devletin ve polisin sorumluluğunu es geçti; 200-300 Cezayirli’nin polis tarafından katledilmesinin üzerinden 50 seneden uzun bir süre sonra geçmesine rağmen buna “katliam” diyemedi.

Zamanında katliama karşı çıkanlar da vardı. Aralarında Liberation gazetesinin editörü olan bazı aydınlar 26 Ekim gününde “polis şiddetine karşı” bir salon toplantısı düzenledi.  Ama Fransız Komünist Partisi başta olmak üzere o zamanki Fransız solu Cezayir’in bağımsızlığına karşı çıkıyordu. Solun genelinden neredeyse hiç tepki gelmedi. 9 Şubat 1962’de “Müslümanlar”ı katleden aynı içişleri bakanı, aynı polis şefi, çoğu aynı polis Fransız Komünist Partisi üyesi 9 göstericiyi öldürdü. Bu sefer yüzbinlerce insan protesto eylemlerine katıldı. Keşke daha önceki katliam için harekete geçmiş olsalardı.

Cezayirliler’in öldürüldüğü günlerden polis memurlarının bir kısmı tarafından anonim bir bildiri dağıtıldı. “Bir grup cumhuriyetçi polis memuru” imzası taşıyan bildiri hem yürüyüş esnasında “en az yüz kişi”nin hem de yürüyüşten sonra “onlarca”sının öldürülüp Sen nehrine atılmış olduğunu ayrıntısıyla anlatıp kınıyordu.

Bildirinin yazarlarının kimlikleri 1997 yılına kadar gizli kaldı. 1961’de Paris polis şefi olan Maurice Papon, olayları teşhir etmiş olan bir tarihçiye karşı 1997’de bir hakaret davası açtı. Bildirinin yazarlarından biri, emekli polis Emile Porter (kendisi aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı sırasında Naziler’e karşı yürütülen Fransız direnişinin bir üyesiydi) davada şahitlik yaptı.

1998’de Maurice Papon’un İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi toplam kamplarına binlerce Fransız Yahudi’yi teslim etmiş olduğu ortaya çıktı; Papon “insanlığa karşı işlenen suçlar” kapsamında mahkum edildi. Maurice Papon, Emil Porter’i ve arkadaşlarını çok aramış, ama bulamamış. Eninde sonunda onların onurlu tavrı, olaydan 37 sene sonrası olsa da, bu diğer Paris katliamının ortaya çıkmasına yardım etti.

Charlie Hebdo katliamından sonra barış isteyen, yeni bir yaşam isteyen, adalet isteyen herkesin işi daha zor; insanları birbirine düşürmek isteyenler ise ellerini ovuşturuyor. Sadece ölenler ve yakınları için değil, hepimiz için gerçekten üzücü.

Şiddet, nefret ve insanları birbirine düşürmek herhangi bir dinin tekelinde değildir. Bu iki katliamın bir (bir kez daha) gösterdiği şey budur. Charlie Hebdo vahşetini, katliam kelimesini kullanarak kınayan Francois Hollande, 2012 yılında da şu anda da 17 Ekim 1961 katliamı için “katliam” kelimesini kullanmayı reddediyor. Bu ikiyüzlülükle bizim hiçbir ortak yanımız olamaz.

Farklı bir dünya istiyorsak, hepimiz gibi bu dünyadan çok çekmişleri birleştirmemiz lazım. Bunu, dindar insanları düşman ilan ederek gerçekleştiremeyiz. İslamcılar’ın yaptığı katliamları görüp diğer din mensuplarının ve laiklerin yaptığı katliamları görmezlikten gelerek barış sağlayamayacağız. Bu koşullarda her zamankinden daha fazla birlik lazım.

2

Katliamın yapıldığı köprüdeki küçük anıt: “17 Ekim 1961’de barışçıl bir gösterinin kanlı bir biçimde bastırılması yüzünden öldürülen çok sayıda Cezayirli’nin anısına”

5

Gözaltı alınan Cezayirliler

3O gecenin kurbanlarından biri

Le Monde’da katliam hakkında kitap yazan Gilles Manceron isimli yazarla söyleşi: http://www.lemonde.fr/societe/article/2011/10/17/17-octobre-1961-ce-massacre-a-ete-occulte-de-la-memoire-collective_1586418_3224.html

Fotoğraf albümü: http://www.lemonde.fr/societe/infographe/2011/10/17/les-photos-inedites-du-17-octobre-1961_1586457_3224.html#ens_id=1586465